Kalıcı mutluluğa ulaşmayı keşfetmeden önce, hiç mutlu olmayı bu kadar çok istememizin sebebini merak ettiniz mi? Basit bir cevap, “Mutluluk iyi hissettirir!” olabilir.
Ancak gerçek sebep, her birimizin derinlerinde bir ruh (ātmā) olmasıdır. Ruh, içimizdeki Tanrı’dır ve Tanrı’nın niteliklerinden biri de sürekli Saadet (Ānand)’tır. Saadet, hiçbir şeye bağlı olmayan en üst düzeydeki mutluluktur. Bilinçaltımızda, üstün bir mutluluk şeklinin (yani Saadet) var olduğunu biliriz ve bu doğal Saadet halini bulmak için mücadele ederiz.
Ancak büyük bir hata yaparız. İçimizdeki Saadete dokunmak yerine bu mutluluğu dışarıda ararız.
Bir keresinde biri şaka yollu şöyle söylemişti: “Tanrı’nın bizi göz bebeklerimiz dışarıya bakacak şekilde yaratmış olması gerçekten talihsizlik. Sonsuz mutluluğu ancak içimize yönelerek bulabiliriz.”
İşte bu yüzden dış dünyada gördüğümüz her şeye kapılıp, tam anlamıyla tuzağa düşeriz!